Bu sese kulak ver Mersin!


 

Geleceği inşa eden kimya mühendisleri kirli sanayi yatırımlarının değil, inanlık ve doğa için daha güvenli ve sağlıklı bir gelişimin parçası olmak istiyor. Kimya Mühendisler Odası Mersin Temsilcisi Cevdet Günal Tüzün, kent özelinde neler yapılabileceğini gazetemize anlattı.

Nükleer santral ve beraberinde gelecek termik santral ile çimento fabrikaları yatırımlarının durdurulması için çağrı yapan Tüzün, ayrıca Kazanlı bölgesinde zehirli atıklar ile akaryakıt depolama tesisleri sorunu için de çözüm önerisi sundu.

Hediye Eroğlu – Mehmet Nabi Batuk

Kimya Mühendisler Odası Mersin Temsilcisi Cevdet Günal Tüzün, gazetemize konuk olarak sorularımızı yanıtladı. Mühendislik eğitiminin; “Ezberle, sınava gir, diploma al” modelinden kurtarılması ve üniversite mezunu enflasyonun önlenmesi gerektiğini vurgulayan Tüzün, “Yeni mezun mühendis usta başından yardım istiyor, eğitim daha donanımlı ve uygulamalı hale getirilmeli” çağrısı yaptı.

Hayatın her alanında insanlık için gelişimi besleyen temel bilim dallarından birini icra eden kimya mühendislerinin istihdam edilirken kendi işlerini yapmalarına da olanak tanınması gerektiğini söyleyen Cevdet Günal Tüzün, “Kimya mühendisi laboratuar ile sınırlanamaz” diyerek, “Kimya ile daha güzel bir dünya mümkün” dedi.

Öte yandan Mersin özelinde kentin kimyasal anlamda ciddi tehditler ile karşı karşıya kaldığının da altını çizen Tüzün, “İnsan yaşamı ve doğayı tehdit eden; nükleer santral ve beraberinde gelecek termik santral ile çimento fabrikası yatırımlarından vazgeçilmelidir. Kromsan Fabrikası’nın Kazanlı bölgesindeki zehirli atıkları için valilik, belediye ve ilgili kurumlar masaya oturmalı ve bu sorunu bir an önce çözmelidir. Ayrıca yine bu bölgedeki akaryakıt dolum tesisleri de taşınmalıdır” diye konuştu.

 

GELECEK KİMYA MÜHENDİSLERİNİN OMUZLARINDA YÜKSELİYOR

SORU: Kimya mühendisi kimdir, ne iş yapar, toplumdaki hayattaki karşılığı ne olmalıdır?

C. G. TÜZÜN: Kimya mühendisi her şeyden önce fizik, kimya, matematik gibi temel mühendislik dallarından bir tanesidir. Yani diğer bilimler bunlardan türemiştir.

Dünyanın en eski mesleklerindendir. Eskiden simyacılıkla başlayan süreç teknolojinin gelişmesiyle bugünkü halini almıştır. Maddeleriyle dönüştürmeyle ilgili her alan kimyanın çalışma alanıdır.

Ancak kimyagerlerle kimya mühendisleri karıştırılmamalıdır. Kimya mühendisi daha çok işin teknolojik kısmıyla ilgilenen sanayi ağırlıklı hizmet veren eğitiminde işletme ve sanayi bazlı çalışan bir bilim dalıdır.

Örneğin Aziz Sancar bir tıp adamı olmasına rağmen kimya dalında Nobel almıştır. Bu nedenle; ‘kimya mühendisi şu iş yapar’ demek kısıtlayıcı olur. Temel bilimlerim gerektirdiği tüm hizmetleri yerine getirir.

 

“KİMYA MÜHENDİSİ LABORATUAR İLE SINIRLANAMAZ”

SORU: Kimya mühendislerine haksızlık ediliyor mu? Yaptıkları işler yeteri kadar anlaşılabiliyor mu?

C. G. TÜZÜN: Geçmiş dönemlerde kimya mühendisleri iş ararken işletme veya fabrika sahipleri; ‘laboratuarımız yok, biz kimya mühendisi çalıştıramayız’ derlerdi. Oysa ki kimya mühendisi işletme elemanıdır. Yani fabrikayı işleten, prosesi yönlendiren, prosesi kontrol edendir. Yani siz laboratuara tıkmaya çalışırsanız işini yapamaz. Kimya mühendisi 1’inci, 2’inci sınıfta laboratuarda çalışır. Sonrası sahada, fabrikada çalışmayı gerektirir. Kimya mühendisi işletmenin girişinden çıkışına kadar her alanda görev yapar.

 

“YENİ MEZUN MÜHENDİS USTA BAŞINDAN YARDIM İSTİYOR”

SORU: Üniversite tercih sonuçları açıklandı. Kimya mühendisliği bölümünü kazanan gelecekteki meslektaşlarınızı nasıl bir sektör bekliyor, eğitimleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

C. G. TÜZÜN: Türkiye’de eğitim sadece kimya mühendisliği için değil diğer bölümler içinde ne yazık ki lise düzeyine düşürüldü. Sistem; çalış, ezberle, sınava gir, diploma al modeline dönmüş. Uygulamalı bir eğitim yok. Üniversite öğrenciyi geliştiren, toluma kazandıran bir yapı olmalı. Tek tip insanlar ile gelişme sağlanamaz. Öğrencilerin daha çok araştırma, sorgulama ve tecrübe etme imkanı olmalı.

Yaşanan sıkıntıları üniversitelerde ki öğretim üyeleri de dile getiriyor. Geçmişte 5 yıllık kalkınma planları yapılıyor ve ihtiyaca göre mühendis, doktor, öğretmen eğitimi planlanıyordu. Ancak günümüzde ne yazık ki pek çok alanda üniversite mezunu enflasyonu yaşanıyor.

Öte yandan pek çok üniversitede öğretim üyeleri, fiziki metanlar, eğitim içerikleri yetersiz. Yeni mezun mühendis sahaya çıktığı zaman ustabaşından, işçiden yardım almak zorunda kalıyor.

 

SANAYİ GELİŞMEZSE, KİMYA MÜHENDİSİ İŞ BULAMAZ

SORU: Mersin özelinde konuşursak sektörde yaklaşık kaç üyeniz var?

C. G. TÜZÜN: Mersin’de odamıza kayıtlı 200’e yakın üyemiz var. Ayrıca kentimizdeki 3 üniversiteden biri olan Mersin Üniversitesi’nde kimya mühendisliği bölümü bulunmakta.

İstihdam olanakları sanayileşme ile birlikte doğru orantıda gelişiyor. Türkiye’de sanayi aşağıya gidiyorsa mühendislerin iş bulma şansı azalıyor. Onun içinde öğrencilerin öğrenim zamanında kendilerini iyi donatması gerekiyor. Normalde bir mühendisin en az bir yabancı dil bilmesi gerekir. Özellikle kimya alanında ilk yazılan kitaplar Almanca’dır. Daha sonra İngilizce’ye çevrilmiştir. Almancayı bilirseniz daha iyi kavrarsınız. Öğrencinin fark yaratması gerekir, alacağı derslerle kendisini satabilecek, tanıtabilecek ek bilgileri üstüne koyması lazım.

 

“SANAYİ ŞEHRİN İÇİNE GİRMİŞ DURUMUNDA”

SORU: Mersin’i nasıl görmektesiniz. Gerek mesleğinizi icra edebilmeniz gerekse de gelişim açısından?

C. G. TÜZÜN: Mersin sanayisi çok gelişmiş halde değil. Mevcut işletmeler bir elin parmakları kadardır. Organize sanayi bölgelerinin gelişmesiyle belki birazcık hareketlenme yaşanabilir. Mersin daha çok lojistik alanında gelişim göstermekte. Bir lojistik merkez haline geldi. Halbuki lojistiğin olduğu yerde sanayinin de olması lazım. Ulaşım en büyük sorundur sanayi için. Sanayinin bölgesinin oluşması için alt yapı önemlidir. Alt yapı olmadan üst yapıya geçilmemelidir. Maalesef bizde böyle olmadı. Sanayi şehrin içine girmiş durumunda. Verimli tarım arazileri sanayiye kurban edilirken, tarımsal endüstride geri kalındı.

 

“VALİLİK VE BELEDİYE KROMSAN İLE MASAYA OTURMALI”

SORU: Kromsan Fabrikası’na ait Kazanlı’daki zehirli krom atıkları ile ilgili ne yapılmalı?

C. G. TÜZÜN: Kromsan’ın kuruluş yıllarında atık bertarafı için su geçirmez hazneler yapıldı ve atıklar olduğu yerde stokladı. Ancak artık bu alan yetmeyince, bölgedeki eski taş ocakları su geçirmez havuzlar haline getirilerek atıklar burada depolandı.

Ancak Kromsan’a ait bölgede ne kadar atık bulunduğu bilinmiyor. Çünkü hiçbir veri yok, çünkü işletme bu konuda açık, şeffaf değil. Kromsan bu konuda herhangi bir paylaşımda bulunmuyor. Ama üretimi ele aldığımızda yılda 1 ton ürün üretiliyorsa, aklaşık 1 ton atık çıktığı söylenebilir ki bu da binlerce ton demektir.

 

“KAZANLI-KARADUVAR’DA İNSAN VE TOPRAK TARAMA VE ANALİZİ YAPILMALI”

Krom 6 insan sağlığı için tehlikeli bir maddedir. Doğrudan kanserojene neden olmaktadır. Toprağa ve suya karıştırıldığı zaman mutlaka insana geçer. İstediğimiz kadar önlem alalım doğa kendi gücünü gösteriyor. Atıkları ne kadar korursak koruyalım bir şekilde toprakla, suyla, havayla temas ediyor. Bu konuda fabrika herhangi bir şeffaflık göstermediği gibi ilgili ve yetkili kurum olan AFAD da, herhangi bir şeffaflık göstermiyor. Benim önerim şu; bir an önce valilik, belediye, fabrika ve meslek odaları aynı masa etrafında bir araya gelerek, gerçek bilgileri birbirleri ile paylaşmalı ve bu sorunu çözmelidir. Bir an önce Kazanlı-Karaduvar bölgesinde insan ve toprak analizi yapılmalıdır. Toprakta ne kadar krom 6 bulaşığı olduğu tespit edilmelidir. Bu efsanenin sonlandırılması lazım.

Hiçbir şey tek taraflı çözülmez. Tüm tarafların bir araya gelmesi gerekiyor. Bu olay kimi ilgilendiriyorsa onlar taraftır mutlaka sorumlulukları vardır.

 

“AKARYAKIT DEPOLARI TAŞINMALI”

SORU: Kazanlı bölgesindeki bir diğer tehlike unsuru ise akaryakıt depolama tesisleri. Halk bir bombanın üzerinde mi oturuyor?

C. G. TÜZÜN: Depolama tesislerinin, insanların yaşadığı bölgelerde kurulmaması gerekir. Bunları devletin düşünmesi lazım. İnsan mı önemli, akaryakıt mı önemli diyerek tercihte bulunulmalı ve buna göre önlemler alınmalı. Bu kapsamda söz konusu bölgedeki depoların taşıması gerekir. Çünkü şuanda insanlar ile iç içe geçmiş durumda, herhangi bir kaza sonucunda etkilenecek çok kişi olabilir. Bulundukları bölgede her ne kadar kapalı tank gibi görülseler de, yer altı su kaynaklarını, denizi ve toprağı etkilemekteler.

 

“NÜKLEER SANTRALDEN VAZGEÇİLMELİ”

SORU: Tüm bunların yanı sıra bir de Mersin’de yapılmak istenen bir nükleer santral projesi var. Proje için termik santralde olması gerekir o gidişat için neler düşünüyorsunuz?

C. G. TÜZÜN: Nükleer öldürür. Bunu baştan söylemek gerekir. Gerekli mi değil mi artık tartışmamak lazım. Çünkü nükleer tesis sahibi olan gelişmiş ülkeler dahi artık nükleerden vazgeçip, yüzlerini yenilenebilir enerjiye yani; rüzgâr ve güneşe dönüyorlar.

Son derece pahalı ve dışa bağımlılığa neden olacak nükleer santraller insan yaşamı için tehdittir. Bu konu da sivil toplum örgütleri gerekli duyarlılıkları gösterdi. Ancak, ‘karar verildi yapılacak’ deniyor. Bir an önce bu dayatmadan vazgeçilmedir.

Son yenilenebilir enerji ihalesinde ortaya çıkan rakamlara göre; nükleer ile yenilenebilir enerji yatırımı arasındaki fark 4 kattır. Yani yenilenebilir enerjini 4 kat daha karlı bir yatırımdır. Üstelik insana, doğaya, çevreye zarar vermemektedir.

Mersin gibi yılın neredeyse 300 günü güneş alan bir bölgede nükleerden vazgeçip yenilebilir enerji yatırımlarına yönenilmelidir.

 

“TERMİK SANTRAL VE ÇİMENTO FABRİKALARININ ZARARI BÜYÜK”

Nükleer enerji santrali için yapılacak termik santraller ve çimento fabrikalarının bölgede yaratacağı tahribatta yine büyük olacaktır.

Çimento fabrikaları toprağa büyük zarar vermektedir. Çünkü çimento tozları çok küçük mikronlardan oluşmaktadır ve rüzgârla çok kolay taşınabilmektedir. Bu tozlar toprağı çoraklaştırır. Var olan bitki örtüsünü de öldürür. Çimento fabrikasının ihtiyaçlarının bir tanesi de küldür. Bu kül ihtiyacını karşılamak için termik santrale ihtiyaç vardır. Kurulacak olan termik santraller ise yerel kömürle değil maalesef ithal kömürle çalıştırılacaktır. Yani Türkiye parasını ithal kömüre verecektir.

 

“KİMYA İLE DAHA GÜZEL BİR DÜNYA MÜMKÜN”

SORU: Kimya daha temiz ve sağlıklı bir dünya mümkün kılıyorken, bunu nasıl kullanmalıyız? 

C. G. TÜZÜN: Kimyaya önem ister istemez vermek zorundasınız. Hayatın temel parçasıdır çünkü kimya. Kimyayı tek başına almamak lazım, bilim insan için var. Siz bilimi insanlık için kullandığınız zaman hep artı taraflarını görürsünüz ama insanlığa karşı kullandığınız zaman eksi taraflarını da görürsünüz. Yani nükleer ile atom bombası da yapabilir, tıp adına da kullanabilirsiniz. Geçmişe bakıp ders çıkartıp önümüzde ki yol haritasını daha net çizmekte fayda var.

 

“KİMYA MÜHENDİSLERİNİ ÇALIŞTIRIN”

SORU: Son olarak meslektaşlarınıza, topluma neler söylemek isteriniz?

C. G. TÜZÜN: Kimya mühendisliği son derece zevklidir. Çünkü bütün bilim dallarıyla ilgilidir. Severseniz çok zevk alarak yaparsınız. Zor bir eğitimi vardır. Dünyada saygın mesleklerden bir tanesidir. Kimya mühendisi çalıştıran işverenlere şunu söylemek gerekir; Kimya mühendislerini çalıştırın.

Öte yandan TMMOB ile İŞKUR arasında ki asgari ücret protokolünün tek taraflı sonlandırılmasına da tepkiliyiz. Mühendislik asgari bir ücreti hak etmektedir. Mühendisler bu konuda daha duyarlı olmalıdır. Bizler hakkettiğimiz ücretleri almak istiyoruz.



   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA